MADDİ VE MANEVİ HASTALIKLAR İÇİN DUA
Maddi ve manevi hastalıklara karşı okunması tavsiye edilen, Abdüsselâm b. Meşîş Hazretleri’nin okuduğu rivayet edilen salatın Arapçası ve Türkçe anlamı…
Bu salât en faziletli tertiplerden biridir. Bu salâtı ihlâs ve sıdk ile okuyannın göğsü genişler, belâlardan Allah’ın hıfzı ile korunur. İlâhî yardımlara mazhar olur. Zâhirî ve bâtınî hastalıklardan kurtulur. (Nebhânî, Efdal, 34; )
- Arapçası:
اللَّهُمَّ صَلِّ عَلٰى مَنْ مِنْهُ انْشَقَّتِ الأسْرَارُ. وَانْفَلَقَتِ الأنْوَارُ. وَفِيهِ ارْتَقَتِ الْحَقَائِقُ. وَتَنَزَّلَتْ عُلُومُ آدَمَ فَأعْجَزَ الْخَلاَئِقِ. وَلَهُ تَضَاءَلَتِ الْفُهُومُ فَلَمْ يُدْرِكْهُ مِنَّا سَابِقٌ وَلاَ لاَحِقٌ. فَرِيَاضُ الْمَلَكُوتِ بِزَهْرِ جَمَالِهِ مُونِقَةٌ. وَحِيَاضُ الْجَبَرُوتِ بِفَيْضِ أنْوَارِهِ مُتَدَفِّقَةٌ. وَلاَ شَيْءَ إِلاَّ وَهُوَ بِهِ مَنُوطٌ. إِذ لَوْلاَ الْوَاسِطَةُ لَذَهَبَ كَمَا قِيلَ الْمَوْسُوطُ. صَلاَةً تَلِيقُ بِكَ مِنْكَ إِلَيْهِ كَمَا هُوَ أهْلُهُ
اللَّهُمَّ إِنَّهُ سِرُّكَ الْجَامِعُ الدَّالُ عَلَيْكَ. وَحِجَابُكَ الأعْظَمُ الْقَائِمُ لَكَ بَيْنَ يَدَيْكَ. اللَّهُمَّ ألْحِقْنِي بِنَسَبِهِ. وَحَقِّقْنِي بِحَسَبِهِ. وَعَرِّفْنِي إِيَّاهُ مَعْرِفَةً أسْلَمُ بِهَا مِنْ مَوَارِدِ الْجَهْلِ. وَأكْرَعُ بِهَا مِنْ مَوَارِدِ الْفَضْلِ. وَاحْمِلْنِي عَلٰى سَبِيلِهِ إِلَى حَضْرَتِكَ. حَمْلاً مَحْفُوفاً بِنُصْرَتِكَ. وَاقْذِفْ بِيَ عَلٰى الْبَاطِلِ فَأدْمَغَهُ وَزُجَّ بِي فِي بِحَارِ الأحَدِيَّةِ وَانْشُلْنِي مِنْ أوْحَالِ التِّوْحِيدِ وَأغْرِقْنِي فِي عَيْنِ بَحْرِ الْوَحْدَةِ حَتَّى لاَ أرَى وَلاَ أسْمَعَ وَلاَ أجِدَ وَلاَ أُحِسَّ إِلاَّ بِهَا وَاجْعَلِ الْحِجَابَ الأعْظَمَ حَيَاةَ رُوحِي وَرُوحِهِ سِرَّ حَقِيقَتِي وَحَقِيقَتِهِ جَامِعَ عَوَالِمِي بِتَحْقِيقِ الْحَقِّ الأوَّلِ يَا أوَّلُ يَا آخِرُ يَا ظَاهِرُ يَا بَاطِنُ اسْمَعْ نِدَائِي بِمَا سَمِعْتَ نِدَاءَ عَبْدِكَ زَكَرِيَّا وَانْصُرْنِي بَك لَكَ وَأيِّدْنِي بِكَ لَكَ وَاجْمَعْ بَيْنِي وَبَيْنَكَ وَحُلْ بَيْنِي وَبَيْنَ غَيْرِكَ الله الله الله إِنَّ الَّذِي فَرَضَ عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لَرَادُّكَ إِلَى مَعَادِ رَبَّنَا آتِنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً وهيئ لَنَا مِنْ أمْرِنَا رَشَداً إِنَّ الله وَمَلاَئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلٰى النَّبِيِّ يَا أيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيماً
اللَّهُمَّ إِنَّهُ سِرُّكَ الْجَامِعُ الدَّالُ عَلَيْكَ. وَحِجَابُكَ الأعْظَمُ الْقَائِمُ لَكَ بَيْنَ يَدَيْكَ. اللَّهُمَّ ألْحِقْنِي بِنَسَبِهِ. وَحَقِّقْنِي بِحَسَبِهِ. وَعَرِّفْنِي إِيَّاهُ مَعْرِفَةً أسْلَمُ بِهَا مِنْ مَوَارِدِ الْجَهْلِ. وَأكْرَعُ بِهَا مِنْ مَوَارِدِ الْفَضْلِ. وَاحْمِلْنِي عَلٰى سَبِيلِهِ إِلَى حَضْرَتِكَ. حَمْلاً مَحْفُوفاً بِنُصْرَتِكَ. وَاقْذِفْ بِيَ عَلٰى الْبَاطِلِ فَأدْمَغَهُ وَزُجَّ بِي فِي بِحَارِ الأحَدِيَّةِ وَانْشُلْنِي مِنْ أوْحَالِ التِّوْحِيدِ وَأغْرِقْنِي فِي عَيْنِ بَحْرِ الْوَحْدَةِ حَتَّى لاَ أرَى وَلاَ أسْمَعَ وَلاَ أجِدَ وَلاَ أُحِسَّ إِلاَّ بِهَا وَاجْعَلِ الْحِجَابَ الأعْظَمَ حَيَاةَ رُوحِي وَرُوحِهِ سِرَّ حَقِيقَتِي وَحَقِيقَتِهِ جَامِعَ عَوَالِمِي بِتَحْقِيقِ الْحَقِّ الأوَّلِ يَا أوَّلُ يَا آخِرُ يَا ظَاهِرُ يَا بَاطِنُ اسْمَعْ نِدَائِي بِمَا سَمِعْتَ نِدَاءَ عَبْدِكَ زَكَرِيَّا وَانْصُرْنِي بَك لَكَ وَأيِّدْنِي بِكَ لَكَ وَاجْمَعْ بَيْنِي وَبَيْنَكَ وَحُلْ بَيْنِي وَبَيْنَ غَيْرِكَ الله الله الله إِنَّ الَّذِي فَرَضَ عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لَرَادُّكَ إِلَى مَعَادِ رَبَّنَا آتِنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً وهيئ لَنَا مِنْ أمْرِنَا رَشَداً إِنَّ الله وَمَلاَئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلٰى النَّبِيِّ يَا أيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيماً
- Anlamı:
“Allah’ım! Sırların ondan ortaya çıkıp yayıldığı, nurların ondan aydınlandığı, bütün hakikatlerin onda birleştiği, insana âit ilimlerin onun kalbine indiği ve böylece yaratılanları aciz bıraktığı, idraklerin onun karşısında çok küçük kaldığı, bizden gelmiş ve gelecek kimselerin idrakinin ona erişemediği, melekût bahçelerinin cemâlinin çiçekleri ile güzelleştiği, ceberutun havuzlarının, onun nurunun feyzi ile dolup taştığı, – vasıta olmasaydı, varlığı vasıtanın varlığına bağlı olan olmazdı denildiği şekliyle- varlığı onun varlığına bağlı olmayan hiçbir şeyin olmadığı kimseye salât eyle. Onun varlığına öyle salât eyle ki, o salât ancak Sana lâyık olsun. Senden ona ulaşan, O’nun mertebesine layık bir salât olsun.
Allah’ım! O, tüm hakikatleri kendinde toplayan ve Sana ulaştıran sırrındır. Huzurunda her zaman var olan en büyük vâsıtandır.
Allah’ım beni onun nesebine dâhil et, onun sahip olduğu ahlak ile ahlaklandır. Bana onu öyle bildir ki, ben cehâletin bütün uğraklarından kurtulayım ve fazilet pınarlarından yudumlayayım. Beni onun yolu üzere, Sen’in yardımınla çepeçevre bir şekilde yine Sen’in katına yönelt. Beni bâtıl üzerine öyle bir indir ki ben bâtılı hükümsüz kılayım.
Beni ehadiyet denizleri içine daldır, tevhid hakkındaki beşeri zorluklardan ve varlık kayıtlarından kurtar, vahdet denizi içine daldır öyleki, ben sâdece onunla göreyim, işiteyim, bulayım ve hissedeyim.
Allah’ım! En büyük vasıtan olan Efendimizi ruhumun hayatı, ruhunu hakikatimin sırrı eyle. Hakikatini evvel olan Hakk’ın tahkikiyle âlemlerimi toplayıcı eyle.
Ey Evvel, Âhir, Zâhir ve Bâtın olan Allah’ım! kulun Zekeriyâ’ın duâsını işittiğin gibi, benim de duâmı işitip kabul eyle. Bana Seninle ve Senin için yardım et. Beni Seninle ve Senin için destekle. Benim ile Senin aranı birleştir. Benimle Sen’den gayrısının arasına gir. Allah! Allah! Allah! “Kur’ân’ı sana indirip, onunla amel etmeyi farz kılan Allah seni dönülecek yere tekrar döndürecektir.” (Kasas, 28/85) “Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ihsan eyle ve işimizde bizi muvaffak eyle.” (Kehf, 18/10) “Allah ve melekleri, Peygamber’e çok salevât getirirler. Ey mü’minler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.” (el-Ahzâb, 56)[1]
[1] Tercümede şu eserden faydalanılmıştır. İsmâil Hakkı Bursevî, Varlığın Dili İbn Meşiş Salavâtı ve Şerhi, haz. M. Nedim Tan, İstanbul, İz y.y. 2010″
Kaynak: Yrd. Doç Dr. Veysel Akkaya, Kalplere Şifa Salavat ve Dualar, Erkam Yayınları
Yorumlar
Yorum Gönder