Lehçe ve Şive Nedir?
Bir dilin uzun yıllar önce yazılı kaynaklarla takip edilemeyen dönemlerinde kendisinden ayrılan; ses yapısı, dil bilgisi ve söz varlığı açısından oldukça farklılaşarak meydana gelmiş bir koluna lehçe denir. Lehçenin meydana gelmesi, dilin karanlık döneminde meydana gelmektedir. Yani lehçelerin ne zaman ve nasıl oluştuğu hakkında kesin bilgi yoktur. Bir dilin çok sayıda lehçesinin olması, onun köklü ve güçlü bir dil olduğunu göstermektedir.
Lehçe kavramı, Türkologlar ve dil bilimciler tarafından iki farklı şekilde ele alınmaktadır. Bunlardan birincisi, halk terminolojisinde de yer edinmiş olan “bir dilin kolları” anlamıdır. Mesela Azerbaycan Türkçesi veya Gagauz Türkçesi bunlara örnektir. Dilin çeşitli zamanlarda oluşan kollarını ifade eder. Fakat dil bilimsel anlamda lehçe bu şekilde alelâde tanımlanamaz ve yanlıştır. Bir dilin konuşma veya yazı dili farklı olan tüm kollarına lehçe kavramını kullanmak doğru olmayacaktır.
Bir terim olarak lehçe, doğru ve teknik olarak “bir dilin karanlık dönemlerde kendisinden ayrılmış ve bugün aralarında ses, biçim ve söz varlığı yönünden çok büyük farklılıklar olan kolu” olarak kabul edilmelidir. Yani lehçeler, dilin tüm yönleriyle köklerinden uzaklaşma temayülü gösterir. Bu anlamda Azerbaycan Türkçesini bir lehçe olarak kabul etmek mümkün değildir. Çünkü Oğuz grubuna ait bu dil kolları, çok küçük ses değişiklikleri ve söz varlığı farklılıkları dışında birbirine çok benzemektedir.
Peki Azerbaycan Türkçesi, Kırgız Türkçesi veya Türkmen Türkçesi lehçe değil de nedir? İşte burada “şive” kavramı karşımıza çıkıyor. Bir dilin köklerinden çok fazla uzaklaşmayan kolları için şive denilmektedir. O hâlde dilimizin kollarından olan Türkiye Türkçesi, Kazak Türkçesi veya Özbek Türkçesi için Türkçenin şiveleri demek daha doğru olacaktır. Buradan hareketle diyebiliriz ki, lehçe de şive de dilin kollarını göstermektedir. Fakat lehçe dilden oldukça uzaklaşan kolları; şive ise dilden çok fazla uzaklaşmamış olan kolları ifade etmektedir. Bu nedenledir ki şive kavramı yerine “yakın lehçe” de kullanılmaktadır.
Türkçenin kollarından Çuvaşça ve Yakutça lehçe olarak kabul edilebilir. (Bu konuda dil bilimcilerin tartışmalarına örnek bir makaleyi inceleyebilirsiniz.) Bu lehçelerin ortaya çıkmasında, coğrafi özellikler de etkili olmuştur. Oğuz Türklerinden uzak düşen bu Türk toplulukları, zamanla Göktürkçeden ciddi anlamda uzaklaşan bir Türk dili kullanmaya başlamışlardır. Meydana gelen lehçeyi bir Türkiye Türkü olarak anlamanız mümkün değildir. Bunun için bazı dil bilimciler, Yakutça gibi lehçeleri artık farklı bir dil olarak kabul etmektedir.
Türkiye Türkçesi: Çok yerden geçti. Bir gün gelip bir kayanın üstünde geceledi. Kayanın üstü hem yumuşak hem de sıcaktı.
Örneklerden anlaşılacağı üzere Türkçenin Yakutça veya Çuvaşça gibi lehçelerini Oğuz Türkleri olarak bizim anlamamız oldukça zor olmasına rağmen; hem coğrafya hem de dil olarak bize yakın olan Azerbaycan Türkçesini bir şive olarak anlamamız çok daha kolaydır.
Lehçe kavramı, Türkologlar ve dil bilimciler tarafından iki farklı şekilde ele alınmaktadır. Bunlardan birincisi, halk terminolojisinde de yer edinmiş olan “bir dilin kolları” anlamıdır. Mesela Azerbaycan Türkçesi veya Gagauz Türkçesi bunlara örnektir. Dilin çeşitli zamanlarda oluşan kollarını ifade eder. Fakat dil bilimsel anlamda lehçe bu şekilde alelâde tanımlanamaz ve yanlıştır. Bir dilin konuşma veya yazı dili farklı olan tüm kollarına lehçe kavramını kullanmak doğru olmayacaktır.
Bir terim olarak lehçe, doğru ve teknik olarak “bir dilin karanlık dönemlerde kendisinden ayrılmış ve bugün aralarında ses, biçim ve söz varlığı yönünden çok büyük farklılıklar olan kolu” olarak kabul edilmelidir. Yani lehçeler, dilin tüm yönleriyle köklerinden uzaklaşma temayülü gösterir. Bu anlamda Azerbaycan Türkçesini bir lehçe olarak kabul etmek mümkün değildir. Çünkü Oğuz grubuna ait bu dil kolları, çok küçük ses değişiklikleri ve söz varlığı farklılıkları dışında birbirine çok benzemektedir.
Türkçenin kollarından Çuvaşça ve Yakutça lehçe olarak kabul edilebilir. (Bu konuda dil bilimcilerin tartışmalarına örnek bir makaleyi inceleyebilirsiniz.) Bu lehçelerin ortaya çıkmasında, coğrafi özellikler de etkili olmuştur. Oğuz Türklerinden uzak düşen bu Türk toplulukları, zamanla Göktürkçeden ciddi anlamda uzaklaşan bir Türk dili kullanmaya başlamışlardır. Meydana gelen lehçeyi bir Türkiye Türkü olarak anlamanız mümkün değildir. Bunun için bazı dil bilimciler, Yakutça gibi lehçeleri artık farklı bir dil olarak kabul etmektedir.
Şimdi bir Türk lehçesi olan Saha / Yakut Türkçesinden bir örnek verelim:
Yakut Türkçesi: Olorbuttâgar ülelêbit orduk.
Türkiye Türkçesi: Çalışmak oturmaktan daha iyidir.
Türkiye Türkçesi: Çalışmak oturmaktan daha iyidir.
Yakut Türkçesi: Bihigi at mïnen barıahpıt.
Türkiye Türkçesi: Biz ata binip gideceğiz.
Yukarıdaki örnekte gördüğünüz üzere, Türkçenin bir kolu olmasına rağmen binlerce yıldır farklılaşarak bambaşka bir dile dönüşmüş olan Yakut Türkçesini anlayabilmek bizim için pek mümkün değildir.Türkiye Türkçesi: Biz ata binip gideceğiz.
Şimdi bir Türk şivesi olan Azerbaycan Türkçesinden bir örnek verelim:
Azerbaycan Türkçesi: Çox yerden keçdi. Bir gün gelib bir qayanın üstünde gecelemeli oldu. Qayanın üstü hem yumaşaq hem de isti idi.Türkiye Türkçesi: Çok yerden geçti. Bir gün gelip bir kayanın üstünde geceledi. Kayanın üstü hem yumuşak hem de sıcaktı.
Örneklerden anlaşılacağı üzere Türkçenin Yakutça veya Çuvaşça gibi lehçelerini Oğuz Türkleri olarak bizim anlamamız oldukça zor olmasına rağmen; hem coğrafya hem de dil olarak bize yakın olan Azerbaycan Türkçesini bir şive olarak anlamamız çok daha kolaydır.
Lehçe ile Şive Arasındaki Farklar
- Lehçeler dilin karanlık döneminde oluşurlar, şivelerin oluşma dönemleri yazılı kaynaklarda takip edilebilir.
- Bir dilin farklı lehçelerini kullanan kişiler kolay kolay anlaşamazlar. Fakat farklı şiveleri konuşan kişiler kolaylıkla anlaşabilirler.
- Bir dilin genellikle lehçesi daha az, şivesi daha çok olur.
- Lehçeler dil bilgisi (gramer) farklılıkları da içerir; fakat şivelerin böyle bir farklılığı yoktur.
Orkun KUTLU
Yorumlar
Yorum Gönder